Kulüpleri Sosyal Medya mı Yönetiyor?

Yeni akım medyanın son numarası sosyal ağlar, eskiden stadyumlarda birleşen futbol taraftarlarının tabiri caizse yeni ev sahibi. Haliyle eskiden tribünlerde yaşanan "Yönetim istifa" serzenişlerinin yeni mecrası da sosyal medya platformları oldu. Peki sosyal ağlar, kulüp yönetimlerinin karar verme süreçlerini etkiliyor mu?

İnternet ortamının son fenomeni, olağan yaşantımızda olduğu gibi spor alanında da davranışlarımızı değiştirdi. Önceleri başarısız sonuçlar alan kulüplerin taraftarları, isyanlarını hep bir ağızdan stadyumlardan dile getirirlerken günümüzde ise haykırışlarını hiç olmadığı kadar kalabalık ve hiç olamadığı kadar gür bir sesle mobil cihazlardan duyuruyorlar. Elbette bu güçlü sesleniş kulüp yönetimlerini daha fazla etki altına almakta ve karar verme süreçlerini etkileyebilmekte.


Tesis Basmanın Sanal Versiyonu mu!

Futbol fanatizminin ülkemizdeki en belirgin örneklerinden birisidir tesis basmak. Hele hele mobil iletişim yaygınlaşmadan önce taraftarlar, teknik ekip ve futbolculara olan tepkilerini stadyumları terk etmeyerek, hava limanlarını doldurarak ve en çok da kulüp tesislerini basarak hiç de arzu edilmeyecek bir şekilde gösteriyorlardı. Gelgelelim sosyal medyalı dönemde spordaki fiziksel şiddet psikolojik şiddetle birleşmiş ve tabiri caizse kötü tezahüratlar hashtaglere, su şişeleri mentionlara dönüşmüş durumda. Üstelik henüz hukuki zeminde tam olarak kurumsallaşamayan Facebook, Twitter ve Instagram gibi sitelerde şiddet olaylarını dizginleyebilmek oldukça güç. Dolayısıyla tesis basmanın sanal versiyonu her yenilginin olağan bir senaryosu olarak yaşanmakta.



Stadyumlar Müşterileri, Sosyal Ağlar taraftarları ağırlıyor!

Türkiye'de futbol, son on yıllık mazisinde tarihinin en büyük değişimini yaşıyor. Modern stadyumlar ile birlikte kulübe bağlılığı çok daha fazla olan taraftarların yerini yavaş yavaş daha çok stadyumlara eğlenmek için gelen taraftarlar aldı. Bu değişimi özellikle Passolig ve üç büyükler için söyleyebileceğimiz bilet fiyatları da destekliyor. Ayrıca kısmen de olsa 6222'nin sağladığı şiddetsiz tribün ortamı yıllardan beri gelen maç izleme kültürümüzü de değiştirdi. Bu bağlamda artık tribünler daha çok müşteri profili yansıtan taraftarları ağırlarken maçları medya aygıtları üzerinden takip eden ve kulüplere olan bağlılığı değişkenlik gösteren taraftarlarsa sosyal ağlar üzerinden konuk oluyor kulüplere. Hele hele futbol gibi neredeyse herkesin hakkında bir şey söyleyebildiği bir branş için sosyal ağlar, deyimi yerindeyse taraftarların içini sınırsızca döktüğü bir mecra konumunda.   


Ali Koç vs Klavye Silahşörleri!

Fenerbahçe kulübü başkanı Ali Koç, ihtişamlı bir şekilde kazandığı seçimin ardından kolları sıvamış ve ekibiyle birlikte Fenerbahçe için iddialı söylemlerle dolu bir başlangıç yapmıştı. Nitekim peş peşe alınan kötü sonuçlar Cocu'yu koltuğundan etmiş ve yeni teknik adam için taraftarlar, sosyal medya üzerinden yoğun bir şekilde yönetime Ersun Yanal baskısı oluşturmuştu. Hatta imza kampanyaları dahi düzenlenmişti. Üstelik henüz Cocu takımdan gönderilmeden önce Koç'un Fenerbahçe Televizyonu canlı yayınında "Ben başkanken Ersun Yanal bu takımda olamaz." söylemi hafızalardaki yerini korurken. Ali Koç ile taraftarların mobil platformlar üzerinden karşı karşıya geldiği bu süreçte eğer sarı kanaryalar ligin diplerinden kurtulamazsa Ersun Yanal isminde hem fikir olan taraftarların sosyal ağlar üzerinden sesi daha da gür çıkacağa benziyor.


Çalımbay'ı Twitter'dan mı gönderdiler?

Sosyal ağların futbol üzerindeki güç gösterisinin son örneğini ise Atiker Konyaspor'un Rıza Çalımbay ile yollarının ayrılışında yaşadık. Lige iyi başlamasına rağmen son haftalarda alınan başarısız sonuçlar neticesinde Anadolu ekibi, Rıza hoca ile yollarını ayırma kararı almıştı. Alınan karar ligimiz için sıradan bir teknik adam değişikliği gibi başlamışken Çalımbay'dan gelen "Konyaspor kulübü, sosyal medya ile yaşıyor." açıklaması suyun rengini değiştirdi. Rıza Hoca'nın açıklamalarına bakılırsa gerçekten de Konyalı futbol severlerin sosyal ağlardan yoğun bir şekilde Aykut Kocaman propagandası yapmasının teknik adam değişikliği kararının verilmesinde etkili olduğunu gösteriyor. (*)


Karar Vericiler Sosyal Medya'ya Kulak Asmalı mı?


Medya araçlarının nitelik ve niceliğinin sürekli olarak artması neticesinde spor, en çok tercih edilen serbest zaman aktivitelerinden biri oldu. Günlük gazetelerin yayımlanmasıyla başlayan kurumsallaşma sürecinde gelinen noktada artık sporun en büyük finansörü konumundaki televizyon kanallarının günümüzde oyun kurallarını dahi değiştirebildiğini görüyoruz. Bu gerçeğin altında elbette ticari kaygılar var. Yayıncı kuruluşların spor organizasyonları üzerindeki etkisinin bir benzerini ise günümüzde sosyal medyanın kulüpler üzerindeki etkisinde görüyoruz. Sanal platformlar üzerinde kulüpler ile taraftarlar arasında her ne kadar televizyon-spor ilişkisinde olduğu gibi doğrudan bir ticari anlaşma olmasa da taraftar dediğimiz sporun son tüketicileri olmadan bir pazardan bahsedemeyiz. Dolayısıyla kulüp yönetimleri sosyal medya gerçeğini asla gözardı etmemeli ve iletişim stratejilerini bu yönde planlamalı.








Hiç yorum yok :

Yorum Gönder